Öncelikle araştırmayı, öğrenmeyi ve tartışmayı sevmeyen bir toplum asla ilerleyemez hatta yerinde
bile duramaz geriler. 21. Yüzyıl toplumu da araştırmayı, öğrenmeyi ve tartışmayı unutmuştur işte
bilime olan olumsuz bakışın ana sebebi budur.
19. yüzyıla baktığımız vakit insanların çay saatlerinde bilim konuştuklarını görebiliriz. Bu konunun
değişip dedikodulara dönmesinde birkaç sebep vardır. Toplumun yüzünden gerçekleşmiş olan sebep
okumak ihtiyacının kaybolmuş olmasıdır. Bir diğer sebep ise bilime aittir, bilim artık toplumun
anlayacağı dilden konuşmamaktadır. Bilimin var ettiği sebep çok doğaldır çünkü bilim sonsuza giden
bir merdiven gibidir varsayımlar üretilir tartışılır gerekirse eksikleri giderilip yeni bir varsayım üretilir
dolayısıyla bu merdivende bir yol kat edilir. Her basamakta daha fazla manzara görülmeye başlanır.
Ve şimdilerde bilim çok yüksekte, toplum çok aşağıda kalmıştır. Bununla beraber toplum içindeki
gericiler vesvese edip toplumu bacağından aşağıya çekmektedir.
Bilimin halka el uzatması için devreye popüler bilim denilen şey girmektedir. Popüler bilim bir lise
mezununun anlayabileceği dilden bilimdeki gelişmeleri anlatıp toplumu bilim gündeminden uzak
bırakmamak içindir. Halka düşen ise okumak ve öğrenmek ihtiyacını kazanarak kendine uzatılan
yardım elini yakalamaktır.
Bilimin sonunun olmayışı da halkı korkutmaktadır -bu insanın bilinmeyenden korkması içgüdüsel bir
durumdur- fakat bilim oluşturulan varsayımlar çürütülüp daha iyisi geliştirildikçe evreni daha çok
tanımayı yani merdivenden çıkıldıkça manzaranın daha da büyümesini hedefler.
Bilimin toplum tarafından özdeşleşmesi için eğitim kurumlarımıza da büyük iş düşmektedir. Bilimin
gündemi ile beraber bilimin işleyişi olan eleştirel akılcılık da öğretilmelidir. Eğer ki Hasan Ali Yücel’in
çizgisi takip edilirse muhakkak ki harikulade öğrenciler yetişecektir.
Burak BASAR
Comments